Geçit

“Anlamayacaklarini biliyorum, bu ormanda ne isleri var bilmiyorum ama anlamayacaklar, kaybolacaklar asagiya ininceye kadar, buraya çikmalarinin hata oldugunu düsünecekler. Tipki benim bu vakitte salyangozlarin bulunmadigi bu vakitte burada olmamin hata oldugunu anlamam gibi, salyangozlari buldugum asil yere, burada asagidaki genis düzlüge, çamlarin ve çörlerin bulunmadigi, bitimsiz otlarin sardigi düzlüge gitmeden burada, bildigim ama yine de benim olmayan, beni yabancilayan ve benim kendimi yabanciladigim bu ormanda, bu salyangoz yerine çamlarin bittigi bu dag yamacinda ne aradigimi bilememe gibi, anlamam ama yine de her hafta gelmem gibi, gelip burada kendimi yabanci hissetmem gibi, sonbaharin yagmurunda ya da kisin baslangicinda buralari kendi evim gibi bilirken, nerede ne kadar salyangoz olabilecegini kestirebilirken, her tas kafamda bir salyangoza isaret ederken simdi ben bile burada bu kis sonundaki sogukta yabanciyken onlarin burada bulunmasi nasil saçma.”Bir adam ve bir kadin. Ödünç aldiklari seksen alti model Ford Taunus’la denize ulasmaya çalisirken dünyanin dönüs hizi hesaba katildiginda kisa ama içindekilerin yasadiklari ve bu yasam izlerinin belleklerinde biraktiklari hesaba karistiginda uzadikça uzayan bir zaman diliminde yol aliyor, sikiliyor, manzaraya karisiyor, duruyor ve yeniden yola koyuluyorlar. Siradanligin ve anisizligin pençesine düsmekle doganin nesne ve eylemlerinin basibos devinimi arasindaki o gelgitlerin anlatisi. Mantar toplamanin, bir yere dogru yol almanin, avlanmanin, salyangozlarin birbiri ardinca siralanirken çikardigi seslerle birlikte; önlerine düsen kadinla adamin, her yol alisin kendilerinden uzaklasip hiçbir seyin gerçekligine dogru ilerlemesinde; karsilastiklari herkesin yeniden anlattigi ve degistirdigi bir hikâye. Içi bos dag manzaralari, insan anilarinin o bulanik söylentileriyle dolarken seksen alti model Ford Taunus, içindekilerle yol almaya devam ediyor.